Sitemizde Ara


  • "Gazeteci gibi gazeteci" Şakir Süter'in ardından...
  •  Bir gazeteci bir patlama sesi duyduğunda ilk neyi düşünür?... 
    Cevabı Bekir Coşkun'dan...

    ...Ve,
  •  Bir gazeteciden bir gazetecinin anatomi raporu...

    RAPORU HAZIRLAYANLAR:
    Azime Acar & Ender Bölükbaşı

    * * *

    "Gazetecilikte hayatı gram gram değil, kilo kilo harcıyormuşuz" demişti Mayıs ayında kaybettiğimiz Turan Yavuz...

    Üzerinden yıllar geçse bile hala hatırlarda izleri kalan pek çok habere imzasını atmış bir gazeteciydi… 

    Tıpkı, 1994 yılı Haziran ayında, dönemin Başbakanı'nın mal varlığını ortaya çıkarıp,Milliyet'in birinci sayfasından "İşte Çiller'in ABD'deki serveti" başlığıyla patlattığı haberi gibi…

    Mayıs'ta geldi ölüm haberi…
    Ardından, Haziran'da Ufuk Güldemir'in haberi geldi…

    Onun da derdi gücü, bütün düşüncesi gazetecilikti…

    Foto muhabirliği ile başladığı ve "gazeteci patron" olarak tamamladığı yaşamı boyunca, "gazetecilik şovenistliği" yaptı. Haberciliğinin yanısıra "Beyaz Türkler","Büfeci İslamı" gibi pek çok kavramın da altına imzasını attı…

    Bu hafta ise pek çok meslektaşının "gazeteci gibi gazeteci" diye tanımladığı AkşamGazetesi'nin köşe yazarı Şakir Süter'in haberi geliverdi…

    Hasta yatağında bile gazetecilik yapan, "Bu hastalığı mesleğimle yeneceğim" diyen bir gazeteciydi...

    Oysa, Bekir CoşkunŞakir Süter'in ardından yazdığı, "Gazetecinin Ölümü" başlıklı yazısında, "Bizleri öldürenin mesleğimiz olduğunu belki de hiç aklına getirmedi"diyordu.

    Son aylarda yaşanan yaprak dökümünün ardından Bekir Coşkun"Sadece işlerini yapmak isteyen" gazetecilerin, dışardan bakanların kolay kolay "bilemeyeceği" zorlu yaşamının ipuçlarını şu sözlerle aktarıyordu:

    "Gazetecinin ölümü böyledir.

    Bu veda haberleri, bu övücü yazılar, bu söylemler, aslında yaralı, parçalanmış bir bedenin üzerine örtülmüş nakışlı örtüler gibidir.

    Altındaki bedenin satır izlerini örter, o kadar...

    Ama gerçek yerinde durur:
    Hiç mutlu olmamıştır gazeteci.
    Bir tek gece olsun başı yastığa huzurla konulmamış, en güzel günleri bölünmüş, gülücükleri yarım kalmış, sevdaları yaşanmamıştır.

    Siz bilemezsiniz. 
    Diyelim ki gece uzaktan gelen bir patlama sesi herkes için sadece bir ses olurken, o ses dahi gazeteciyi göreve çağıran sestir.
    Hele Türkiye gibi seslerin, haykırışların, çığlıkların eksik olmadığı bir ülkede... 
    Hukukun, insan haklarının, güvenin, huzurun olmadığı bir yerde, gelen haykırış ve çığlıklara çok dayanamaz gazeteci.

    İşini iyi yapıyorsa bir de..."



    Ömer Hayyam'ın "Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna" sözünü haklı çıkarırcasına yaşadı Şakir Süter...

    Saygıyla,