Sitemizde Ara

  • Bakan Günay “geçmişin hayeletleri” ile uğraşırken ayağı nasıl çarşafa dolandı?
  • Günay hedefi şaşırınca, kaza kurşununa giden  Bülent Ersoy fena çaktı… 
  • Bakanın erken ayma ve özür dileme hamlesi az  daha boşa gidiyordu

 
RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


Kabinedeki koltuğunun üzerindeki soru işaretleri kalktıktan sonra Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a bir şeyler oldu.

Koltuğunu koruyan bakanın bu sefer de dili çözüldü, ama ne çözülme...

12 Eylül üzerine geçtiğimiz hafta ders üstüne ders vermeye, yeni nesillere “şimdiki amcaların” geçmişini hatırlatmaya kalkınca Bakan Günay zincirleme medya kazası yaptı.

Ertuğrul Günay’ın zincirleme kazasından ilki Kenan Evren ile ilgili 12 Eylül değerlendirmesiydi.

Ankara’da Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla 12.'si düzenlenen Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin bu yılki teması "1980’ler" ve gecenin sunucusu da şarkıcı Rojin’di.
 
Rojin’in “12 Eylül döneminde babası ve kız kardeşinin götürüldüğünün hafızasına kazındığını” anlatmasının ardından Bakan Günay, “80’ler en karanlık yıllardır” diyerek ders vermekle başladığı konuşmasını fevri bir havaya çevirdi.

"Bu ülkede insanlar ne kadar akılsız olmalı ki bunca darbe yaşandıktan sonra ve biraz önce sevgili Rojin söyledi; bir darbeci generale dünyanın başka ülkesinde katil muamelesi yapılırken, ülkemizde ressam-sanatçı muamelesi yapıldığını yaşadık biz. Başka ülkelerde yargıdan kurtulmak için bunak rolünü yaptılar, bizim ülkemizde hâlâ alkışlanabiliyorlar. Bununla Türkiye kendi içinde, yüreğinde mutlaka hesaplaşmalıdır."
 
Bakanın, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i kastettiği sözleri ve değerlendirmeleri kendi açısından yerindeydi gibi ama unuttuğu bir şey vardı.

"Unuttuğu şey", fırçayla karışık salondan geldi. Salondaki izleyicilerden birisi bakana şöyle bağırdı:
"Senin Cumhurbaşkanın da kabul etti"

Günay, "Kimler kabul etmedi ki" diye cevap verirken, ikinci medya kazasının da yolunu açmış oldu.

Devamındaki konuşması  baltayı taşa vurmanın dik alasıydı:

"Ben burada bir gerçeği söylüyorum sadece. Nice yalanlar gördük. Ben bir yıl hatırlıyorum. Zeki Müren Türkiye'nin en büyük erkek sanatçısı, Bülent Ersoy en büyük kadın sanatçısı seçilmişti, böyle bir absürt, dramatik, toplumun aklının karıştırılmaya çalışıldığı dönemlerden geçtik."

Bakan’ın 1980’ler üzerine  “derin analizi” ve Zeki Müren ile Bülent Ersoy’un “herkesin bildiği sır niteliğindeki durum tespitine” el cevap Almanya’dan geldi.

Bülent Ersoy, Bakan Ertuğrul Günay’ın ifadesine ateş püskürdü:

"Sayın Bakan Beyefendi'nin böylesine bağnazca bir ifade buyurdukları fikirlerini son derece yadırgadım. Zira kendilerine hatırlatmak isterim ki her şeyden önce insan insandır. Artı, musikinin ve icraakarlarının dili, dini, ırkı ve cinsiyeti olamaz, ortak payda musikinin varlığıdır.”

Ama Ersoy hızını alamamıştı. Sözleri, bıçak gibi kesiyordu:

"Bu arada kendilerini son derece Allah'a yakın dindar olarak gören sayın Günay'a Mevlana Celaleddin Rumi'nin 'kim olursan ol yine gel' felsefesini de hatırlatırım. Ayrıca merhum Zeki Müren beyefendi ve bendeniz Türkiye'nin alternatifsiz zirvedeki klasikleşmiş en büyük isimleriyiz. Bu konuda hiç mütevazı olamayacağım. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyet Devleti merhum Zeki Müren Beyefendi’ye mavi, bendenize de pembe nüfus kağıdı vermiştir.

O nedenle bizlerin hüvriyetlerimizin renklerine uygun ödüllerimizi almamızdan daha doğal ne olabilir ki. Bunu veren de Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin ta kendisidir. Binaenaleyh Türkiye Cumhuriyeti'nin kültüründen sorumlu sayın Günay eğer bu durumdan muzdarip ise acilen istifa edip, huzura kavuşması tarafımdan saygılarımla tavsiye olunur."


SONUÇ
Bakan Ertuğrul Günay'ın üst üste yaptığı medya kazalarındaki tek artı puanı ise bir kaç gün sonra bir fırsatını bulup özür dilemesi oldu.

Bakan “Gün-ay”, belli ki geç de olsa “aymıştı”.
Özür gibi bir açıklama yaptı, Çanakkale’de.

"Festival açılışındaki konuşmamda vurgulamak istediğim, Türkiye'nin bir dönem yaşadığı acıları unutmaması ve benzer bir takım ortamların tuzaklarına düşmemesi konusunda bir dikkat çağrısıydı. Ama o gergin ortam içinde belki amacımı aşan bazı ifadeler oldu. Ya da iyi anlatamadım derdimi. Hiçbir sanatçı arkadaşımı kesinlikle incitmek istemem. Hiçbir sanatçı arkadaşımın herhangi bir alandaki tercihleri de kimseyi ilgilendirmez. Beni de ilgilendirmez. O yüzden arkadaşlarımı bilmeden üzmüşsem sözlerimi düzeltmek istiyorum. Onlarla ilgili bir kastım yok.
 
Sadece Türkiye'nin bir karanlık döneminde haksız yasaklar yaşandığını, sonra o yasaklara muhatap olanların bir süre sonra abartılı bir biçimde hak ettiği ya da etmediği şekilde alkışlandığını, bir akıl karışıklığı ortamından geçtiğimizi söyledim. Verdiğim örnekler belki o ortamda yeteri kadar anlatılamadı ve haklı olarak üzülmüş olabilir arkadaşlarımız. Bunu da bu vesileyle düzeltmek isterim.''

Günay asıl amacının Kenan Evren üzerinden darbecilere gözdağı vermek olduğunu anlatırken, hata yaptığını da zımnen kabul etmiş oldu. Bu arada Zeki Müren ve Bülent Ersoy’un müziği üzerine yorum yapmayı da ihmal etmedi.

"Her arkadaşımızın kendi çapında, kendi yetenekleri oranında, Türkiye'nin kültür yaşamına katkı yapmaya çalıştığını düşünüyorum. Sayın Ersoy iyi bir yorumcudur. Rahmetli  Zeki Müren fevkalade iyi bir yorumcuydu. Yani onların, 12 Eylül ile ilgili bir tartışmanın odağı haline gelmesini  istemem. Benim kastım, amacım meramım tamamen farklı…''

Kenan Evren’den ise Bakan Günay’a “şimdilik” bir cevap yok, netekim!