Bu haftanın asfaltta en çok fren izi bırakan medya kazası Başbakan'ın her konudaki danışmanı Cüneyt Zapsu'nun kırık dökük İngilizce ile kırdığı potlar…
 

  • Tuzla'daki zehirli varil madeninde bakanların zincirleme kazaları
  • Ters yönde giden ve üstelik karşıdan gelenleri suçlayan "Koç Turizm"in yeni vukuatı…
  • Nihat Doğan'ın düştüğü tuzak
  • Aylin Sarıgül'ün "zor" soruyu karşılaması
    Ve,
  • "Gazeteci asla unutmaz" kuralının son örneği… Orhan Baba'nın yıllar öncesine ait soruyu ustalıkla karşılaması…

    * * *

    RAPORU HAZIRLAYANLAR:
    Azime Acar & Ender Bölükbaşı

MEDYA KAZASININ İNGİLİZCESİ…

ÖRNEK OLAY 1
OLAY YERİ: Amerika Birleşik Devletleri Başkenti Washington'da American Enterprise Institute…
OLAY:
Amerikalılar, Türk hükümetinin HAMAS'la görüşmesini yadırgadıklarını söylüyor ve Türkiye'ye güvenemeyeceklerini anladıklarını söylüyorlar…

Başbakan'ın Baş Danışmanı Cüneyt Zapsu, Amerikalıları ne yapıp edip ikna etmederdinde…

Önce, Başbakan'dan söz ederken, "bu adam" diyor…. 
İki, "Bu adamı sömürün" ifadesini kullanıyor… 
Dahası "sömürün" ifadesinin biraz ağır kaçtığını o anda anlayıp, bu kez sert bir frenyapıyor ama araba savrulmaktan kurtulmuyor… 

Zapsu, Başbakan'ı pazarlama, Amerikalılarla yeniden "dost etme" çabasıyla viraja çok hızlı girmiş durumda… 
Frene asılıyor, "sömürme" lafını düzeltmeye çalışıyor ama bu kez araba bodoslamaduvara çarpıyor… 
Çünkü, Başbakan'ın Baş Danışmanı, Başbakan için "onu kullanın" diyerek tarihe geçecek bir medya kazasına da imzasını atıyor…

SONUÇ:
Belki can kaybı yok… 
Ama bir ülkenin itibarı, bir Başbakan'ın ardından söylenebilecek en ağır ifadeler, tıpkı fren sesinin yankısı gibi havada adeta asılı kalıyor… Uzun yıllar da kalacak gibi görünüyor… 

Bu medya kazasını eklenecek fazla bir şey yok…. 
Zira, önümüzdeki yıllarda, akademisyenler tarafından ders konusu olarak gündemi işgal edecek. Bizler tarafından ise kesilip, saklanacak, medya eğitimlerinde kullanılacak ve"ASLA YAPMA" listesine koyacağımız bir itibar kayıp örneği olacak….


ZİNCİRLEME MEDYA KAZASI...

ÖRNEK OLAY 2
OLAY YERİ: Tuzla, Zehirli Variller arazisi…
OLAY:
Tuzla yakınlarında ilk önce birkaç tane bulunan, daha sonra kazdıkça "bir zehirli varil madeni"ne dönüşen olay ve iki ayrı bakanın açıklamaları zincirleme medya kazasına dönüştü…

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe"Firmayı biliyorum ama şu anda açıklamayacağım" dedi… 

Hemen arkasından, söylediği "Tuzla'daki olaydaki uygulayabileceğimiz ceza sadaka gibi, beş on kuruş verirseniz kurtulursunuz bu işten. En fazla 7.5 milyar lira ceza kesebiliyoruz, yani boğazda mükellef bir yemek ve garsona verilen bahşiş kadar. Ben buna sadaka diyorum" sözlerinin vahametini şimdilik bir yana bırakalım…

Çünkü, Bakan, asgari ücretin 500 milyon olduğu bir ülkede 15 katından fazla bir miktarıBoğazda yemek parası diye ifade ediyor… Oy aldıkları yığınları unuturcasına… 

Dahası, sözleri Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından hemen tekzip ediliyor… Zira, Recep Akdağ, sanayi kuruluşlarının "en ağır şekilde cezalandırılabileceğini" söylüyor…
Ya Recep Akdağ konuyu tam olarak bilmiyor… 
Ya da Recep Akdağ için 7.5 milyar çok ciddiağır bir ceza… 
Oysa, diğer bakan için sadece Boğaz'da bir yemek parasından öte bir şey değil…

SONUÇ:
Bakanların birbirinden habersiz, konudan habersiz, dosyaya hiçbir hakimiyetleriolmadan yaptıkları açıklamalarla işledikleri medya kazaları, halkın o kadar güven kaybetmesine yol açmış ki… 

Halk yetkilileri değil, artık medyayı arayıp varillerle ilgili ihbar yapıyor… 
Tabii bu durum bürokratları ve Ankara'yı çileden çıkarıyor, suçlu gene medya oluyor… Variller unutulup, medyanın bu işi ne kadar büyüttüğü konuşuluyor… 
Biz bunları yazarken, olay yerinde hala yeni variller çıkıyor…


"KOÇ TURİZM"…

ÖRNEK OLAY 3
OLAY YERİ: Tıpkı üst üste kaza yapan ve hala sefere çıkan tescilli otobüs firmaları gibi Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç da inatla medya kazası işlemeyi sürdürüyor… Son kaza yeri ise İstanbul'da Feriye Lokantası… 
Bakan, medya yemeğinin menüsüne medya kazası sokmayı başarıyor…
OLAY:
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, mavi yolculuğa darbe vuracak koylara otel izninibizzat kendisinin verdiğini vurgularken, yine tarihe geçecek şu sözleri söylüyor… 

"Belki arkadaşlarım beni yanıltmış olabilir. Koylara izin benden çıktı ama arkadaşlarım beni yanıltmış olabilir. İptal edebilirim."…

SONUÇ:
Bakan Koç, belli ki açık sözlülükle bürokratlarını korumaya çalışıyor ama "Beni yanıltmış olabilirler" diye topu tekrar bürokratlara atıyor… 

Bunu trafik diline tercüme edelim mi? 
Hem ters yönde gidiyor, hem de kırmızı ışıkta geçiyor… Ve, tıpkı Temel fıkrasında olduğu gibi karşıdan gelenleri suçluyor… 
Oysa, ters giden Koç Turizm'in ta kendisi…


Kısa… Kısa… 
MEDYA KAZALARI…


Akşam Gazetesi
Muhabir, Nihat Doğan'a, Seda Sayın'ı kastederek soruyor… 
"Yaşadığın ilişkinin sanatsal anlamda sana kattığı bir şey olmadı gibi…" diyor… Tuzağı kurmuş bir kere… Tıpkı, ünlü reklamdaki "Aranızda Ülker Gofret sevmeyen var mı, arkadaşlar?" sorusu gibi kafa karıştırıcı… 
Nihat Doğan'ın doğal olarak kafası karışıyor… Cevabı veriyor, 
"Evet, çok doğru söylüyorsun"…

Sabah Cumartesi Eki
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün eşi Aylin Sarıgül'le yapılan söyleşiyi, medya kazasını "fark" edip, güzel bir cevapla karşılama örneği olarak aktaralım… 
Gazeteci soruyor; "Çıplaktır önce insan doğduğunda, sonra aşık olduğunda… diyorsunuz. Mustafa Sarıgül, sizin ilk aşkınız mıydı?" …
Aylin Sarıgül, gülümsüyor ve bir kısa an "eee..." leyerek düşünüyor, ardından "Kazık bir soru" diyor… 
Ama cevapsız bırakmıyor… "Evet, gerçek anlamda aşk açısından evet…"

Medya raporumuzun sonuna geldik… 

Haftalık Dergisi
Raporu, Orhan Gencebay'ın Haftalık Dergisi'ndeki röportajından bir cümle ile bitiriyoruz…
"Gazeteci asla unutmaz" kuralının, "Karşınıza gelmeden eski defterleri karıştırıp, mutlaka tuzak bir soru hazırlar" gerçeğinin altını çiziyor… 

"Bir de şehir efsanesi soralım" diyor Hüseyin Ustaoğlu… 
"70'lerde çıkarttığınız LP'in kapağında elinizdeki 'cigaralık' (esrarlı sigara) mıydı?" 
Orhan Baba, bu sorunun cevap akordunu belli ki önceden yapmış…
"Herkes gönlünce ne düşünüyorsa düşünsün. Öyle yorumlanmış ama değildi. Sigaraydı. Uzun bir zaman sigara içtim, 81 yılında da sigarayı bıraktım."

* * *
Unutmayın… medya kazası can almaz… itibar alır