•  Polisin başarılı ad operasyonu…
  •  İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın şifreleri…
  • Rahşan hanımdan "komple" bir teori…
    Ve
  • Metin Akpınar'dan hem nalına hem mıhına sözler…

    RAPORU HAZIRLAYANLAR:
    Azime Acar & Ender Bölükbaşı

    * * *

    Bahsettiğimiz isim konusu kişiye ve bir yere ait değil, polis operasyonlarını kastediyoruz… 

    Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün yürüttüğü operasyona verilen isimbize geçmişte bu konuda yapılan medya kazalarını hatırlattı…

    Baştan söyleyelim, bu kez ortada kesinlikle bir medya kazası yok… 
    Çünkü, bu kez polis hakim olduğu terminolojiden hareket etmiş, yabancı ellerden"Barbie" operasyonu gibi isim ithal edip, üzerine de medya kazası işlememiş…

    Hatırlarsanız, mankenlere yönelik fuhuş operasyonuna Barbie adını veren İstanbul Polisi, dünyanın en tanınan markalarından birini sadece rencide etmekle kalmamış, tepki de çekmişti…

    Ancak, bu kez polisin bulduğu operasyon ismi amiyane deyişle cuk diye oturdu… 

    Operasyonun ismi polis teşkilatında çokça kullanılan jargonlardan biri; Keriz Silkeleme…
    Hem durumu çok iyi özetliyor hem de kendine yabancılaşmıyor… 
    Şimdilik doğru yoldalar…

    Bu isimleri koyanları merak etmiyoruz desek yalan olur… 
    Acaba, Taxi filmindeki müfettiş gibi bir tipin başının altından mı çıkıyor dersiniz?…


    ACABA NE DEMEK İSTEDİ?

    ÖRNEK OLAY 1
    OLAY YERİ: İstanbul Büyükşehir
    Belediye Başkanı'nın basın toplantısı
    OLAY:
    "Daha nasıl anlayacaksınız? diye sormak lazım. Önce geleceksiniz herhalde burada bir eğitim vereceğiz size. Veya dar kalıptan bakıp dünyayı böyle göreceksiniz. Dünya değişti ve dünya farklı. Her kuşun eti yenmez."

    Bu sözler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a ait...

    Gerçekten, sayın Topbaş'ın sözlerinden biz hiçbir şey anlamadık. Bu konuda eğitimeihtiyacımız olduğu kesin…

    Ama, "Sayın Topbaş, belediyenin ihaleleriyle ilgili basın toplantısında söylediğinizi anlayamıyoruz, lütfen daha açık sözlerle ne demek istediğinizi anlatın" türündeki gazeteci yakınmalarına yukarıda belirttiğimiz sözlerle yanıt verdi… 

    Ne var ki Topbaş'ın yanıtı daha da anlaşılmazdı… 
    Üstüne üstlük, yaptığı basın toplantısında -ki basın toplantısının amacı gazetecilerin soru sormasıdır- Başkan, gazetecilerin soru sormalarına fırsat bırakmadan, sadece elindeki dikkatle hazırlanmış metni okumakla yetindi… 

    Belli ki, medyanın ayağının altına yeni bir muz kabuğu koymasını önleme çabasındaydı…

    SONUÇ:
    Basın toplantısını yaptım mı yaptım (!) oldu…
    Kadir Topbaş'tan daha yumuşak başlı olmasını bekliyoruz…


    CUMHURİYET'LE YAŞIT 
    BİR SİYASİ KİŞİLİK PORTRESİ


    ÖRNEK OLAY 2
    OLAY YERİ: Hürriyet Gazetesi Ankara 
    Temsilcisi Enis Berberoğlu'nun odası
    OLAY:
    AKP'ye karşı kutsal ittifak kurmak için yollara düşen, sonra da ittifak yerine nifakyaratan, varolanı da unufak eden DSP'nin Onursal Başkanı'nın sevgili eşi Rahşan EcevitErtuğrul Özkök'e yaptığı açıklamalarla siyasette sıkı bir komplo teorisyeniolduğunu gösterdi… 

    Rahşan Ecevit"Türkiye işgal altında, Trakya'yı Yunanlılar, GAP'ı Yahudiler, Ani harabelerinin etrafını İngilizler satın alıyor. 

    Orta Anadolu'yu Türk Yahudileri İsrailli şirketler adına satın alıyor, Kuş Cenneti'nin etrafını yabancılar almış, orası da elden gitmiş"
     diyerek, siyasete ve Türk halkına hangi vitrinden baktığını gösterdi…

    SONUÇ:
    Adı "sol" ile anılan bir siyasi oluşuma yakışmayacak bu açıklamalar bizi acı acı düşündürdü… 

    Ertuğrul ÖzkökRahşan hanımın yorumlarını ilettiğinin ertesi günü, yani Cuma günkü köşesinde Türkiye'deki başka dinden olanlara hiç de sempati ile bakılmadığını ortaya koyan bir araştırmaya yer verdi. 

    Araştırma sanki binlerce Rahşan Ecevit var duygusuna kapılmamıza neden oldu… 
    Resmen gözümüz korktu…


    DENİZ BAYKAL BAŞBAKAN 
    OLUR MU… OLMAZ MI?...


    ÖRNEK OLAY 3
    OLAY YERİ: Haftalık Dergisi…
    OLAY:
    "Solcu komplo teorisyeni" Rahşan Ecevit'i bu sözleriyle baş başa bırakıp, solun diğer parti lideri Deniz Baykal ile ilgili sanatçı Metin Akpınar'ın yorumlarına geçiyoruz. 

    Haftalık Dergisi'nden Tuğrul Tunalıgil'e verdiği röportajda Metin Akpınar, bakın ne diyor;

    "Bugün Deniz Baykal'a herhangi bir güç gel başbakan ol dese olmaz. 

    Müthiş bir düzen kurulmuş. Çiçek gibi bir siyasi partisi var. Atatürk, İsmet Paşa, Ecevit ve Deniz Baykal. 82 senede dört tane adam. 

    Paranı devletten alıyorsun, sabah koşunu yapıyorsun, denize girip, sekiz bin kulaç sırtüstü yüzüyorsun. Yaşına rağmen zindesin. Çiçek gibi çalışıyorsun. 

    Yanında sevenlerin var. Ama hiçbir zaman bir iktidarı tam karşına alıp da bir takip hükümeti kurarak o programla bir yere varamazsın. Program bu olmalı diye bir şey koydu mu önümüze, hayır. 

    O yüzden Cumhuriyet Halk Partisi'ni bugün muhalefet olarak görmüyorum."


    SONUÇ:
    Yine Metin Akpınar'ın Haftalık'taki röportajından bir sözüyle yazımızı bitirelim…

    "Metabolizma ağızda başlar biliyorsunuz, nerede biter söylemiyorum…"

    * * *

    Unutmayın… medya kazası can almaz… itibar alır