•  Jurnal jurnal üstüne...
  • Vahdettin kompozisyonundan nasıl kırık not aldık?

    ...Ve,
  •  Geyik yavrularından komplo üretme tarifi...

    RAPORU HAZIRLAYANLAR:
    Azime Acar & Ender Bölükbaşı

    * * *

    Bizlerin "tarihle imtihanı" çoğu zaman "geçersiz not" alarak sonuçlanır.

    Haftaiçi yaşanan iki imtihandan da yine kırık not aldık.
    Hem kırık not aldık, hem de üzerine tarihi medya kazası işledik.

    Yıllarca ders kitaplarında "hain" olarak nitelenen son padişah Vahdettin ile ilgili yazılan bir kompozisyon Edirne'nin Keşan ilçesinde sert tarihi rüzgarlar esmesine yol açtı.

    Cumhuriyetin 84. yıldönümü nedeniyle ilkokullar arasında düzenlenen kompozisyon yarışmasında Yekta Bayraktar İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencilerinden İ.Ö. "Cumhuriyet gelince" başlıklı kompozisyonu ile ikincilik ödülünü aldı.

    Buraya kadar her şey normal görünüyor.

    Ta ki, kompozisyonları okuyan yerel Keşan Medya Gazetesi köşe yazarı Mustafa Kabakçılı, ikinci olan kompozisyonda öğrencinin son padişah Vahdettin'in ismini kullanmadan "hain" diye bahsetmesine kızarak, "Ödül istiyorsan ecdadına küfret"başlığıyla bir yazı yazıp, resmen öğrenciyi jurnalledi.

    İş, bu noktadan sonra kelimenin tam anlamıyla zembereğinden boşaldı.
    Seçici Kuruldaki yedi öğretmen hakkında soruşturma başlatıldı.

    Milli Eğitim müfettişleri bununla da kalmadı, okula gidip öğrencinin kim olduğunutespit etmek istedi.

    İşler öyle arap saçına döndü ki, eşi astsubay olan okulun Türkçe öğretmeni soruşturmayı öğrenince, subay çocuğu olan kompozisyonun sahibi İ.Ö.'nün ceza almasını önlemekiçin başka bir kız öğrenciden "Kompozisyonu ben yazdım" demesini istedi. 

    Sanki "ortada bir suç var" da örtbas edilmeye çalışılıyor.

    Kız öğrenci de müfettişlere önce kompozisyonu kendisinin yazdığını söyledi, ancakolayın ciddiyeti anlaşılınca gerçeği itiraf etti. Yani o da jurnalledi.

    Jurnal jurnal üstüne.

    Derken, soruşturma kapsamına Türkçe öğretmeni de dahil edildi. 

    İ.Ö. ise yazdığı bir kompozisyonun nelere kadir olduğuna bakıp, bu işe şaştı kaldı herhalde.

    SONUÇ:
    Keşan'da soruşturma rüzgarları eserken, devletin resmi tarih kitaplarındaVahdettin'in "hain" olduğuna ilişkin ifadeler hala yerli yerinde duruyor.

    Herkes de doğal olarak birbirine resmi tarih böyle öngörüyorsaderslerde bu okutuluyorsa, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyor.

    Türklerin tarihle olan imtihanındaki ikinci kırık notu ise Mustafa Kemal Atatürk'ünBirinci Meclis'teki konuşma metinlerinin "günümüz Türkçesine" çevrilmesi sırasında aldık.

    Türk devletinin son derece hassas olduğu Ermeni soykırımı gibi bir konuda devletinresmi arşivinde "soykırım" ifadesi hem de Mustafa Kemal'in ağzından girdi.

    Meclis zabıtlarında Mustafa Kemal'in bir konuşması sadeleştirilirken, bakın ne hale geldi.

    "İngiliz siyasi temsilcisi, İngiliz Dışişleri Bakanlığı adına hükümetimize bir nota verdi. Nota'da şöyle deniliyordu: Önce İtilâf devletlerine karşı başlatılmış olan Yunanlıları da içeren eylemleri durdurunuz. İkinci olarak, Türkiye'de Ermenilere karşı yapılan soykırımından vazgeçiniz."

    1948 yılında uluslararası hukukta bir suç olarak ilk kez literatüre giren ifade, bundan yıllar önce böylelikle sadeleştirme adına Mustafa Kemal'e kullandırılmış oldu. Dahası uluslararası araştırmaların kullanımı için de TBMM'nin internet sitesinde yer aldı.

    Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın da durum karşısında ağzı açık kalıp, resmen isyan etti. "Bu çok ciddi bir hata. Derhal düzeltilmesi gerek"deyiverdi.


    GEYİK KOMPLOSU

    OLAY YERİ: Yenibosna Gümrük alanı
    OLAY:
    Bir kompozisyondan fırtına üretmeyi beceren bürokrasimiz, beş geyik yavrusundan dakriz yumurtladı.

    Bir ayı aşkın süre, Yeni Bosna'daki gümrük alanında tutulan geyik yavrularının durumu medyaya düşünce, bürokratlar medya ile olan imtihanda mümtaz örneklersergilediler.

    Gazetecilerin ısrarlı geyik takibinin ardından İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat'ın geyik yavrularının durumuyla ilgili sorusu, Tarım Bakanlığı'nda uluslararası komploya kadar uzanan bir infial yarattı.

    Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Beytullah Okay, Avukat Ahmet Kemal Şenpolat'ı yanıtlarken, "Geyikler için seferberlik ilan etmenize inanamıyorum. Amerika ve İsrail'in ayak oyunlarıyla milyonlarca insan öldürülürken, siz neler düşünüyorsunuz" diye adeta payladı.

    Açıklaması da medyaya manşet oldu.

    SONUÇ:
    Geyikler, Atatürk Orman Çiftliği'ne sağ salim ulaştırıldı.
    Medyaya da geyiğin muhabbeti kaldı.

    * * *

    Unutmayın… medya kazası can almaz… itibar alır