• Dünyanın kullanılmaya en açık mesleği hangisi dersiniz...
  • Bir ana-oğul buluşması üzerinden medya ilişkileri dersi…
  • Medya bu kez “kendi” haberini yaptı…

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı

 
Sizlere bu hafta “son derece başarılı” bir medya management yani medya ilişkilerini başarıyla yönetme örneği aktarmak istedik.

Hikayenin kahramanı, geçen Nisan ayında Mersin’de cep telefonu borcunu ödeyemediği için dövülen ve üzerine tiner dökülerek yakılan 18 yaşındaki bir genç.

Gaziantep’te Yanık Tedavi Merkezi’nde yoğun bakımda tedavisi sürerken, hastane yetkilileri, gencin yakınlarına ulaşmaya çalışırlar.

Ancak, anlaşılır ki babası on yıl önce ölmüş, annesini ise iki yaşından beri ortada yoktur.

Yoğun bakımdaki gence moral olması ümidiyle, anne aranır, taranır ve sonunda Ankara’da kapıcılık yaparken bulunur, Gaziantep’e davet edilir.

Anne Gülçin Erdem, Yanık Merkezi’ne üzerinde ameliyat elbisesi, yüzünde maske ile girer ve konuşamayan, hareket edemeyen genci bağrına basarak, medyaya “tam da istediği” görüntüyü verir.

Sadece görüntüyü vermekle yetinmez. “Yavrum seninle burada mı kavuşacaktık” diye ağlaşırken, oğul Doğan Dişçi, sarılmak için sargılar içindeki kollarını kaldırmaya çabalar, gözyaşları yanaklarından süzülür.

Gazetecinin işi hikayelerin peşinde koşmak….
Hele hikaye böylesine renkliyse, böylesine duygu yüklüyse, böylesine iyi görüntü veriyorsa…

Nitekim, görüntüler gazetelere, televizyonlara yansır.
Ve, anne Gülçin Erdem, oğlu hastanede yatarken, Esra Ceyhan’ın Kanal D’deki programına konuk olur.
Artık, ana-oğulun hikayesi tüm Türkiye’nin gözleri önüne serilir, üstelik en ince ayrıntısına kadar…

Anne, gözyaşları arasında “Oğlumu buldum, bir daha bırakmam” derken, maddi durumunun iyi olmadığını, oğlunun bakımını karşılayabilmek için yardım talep eder.

Doğrusu böylesi bir hikayeye duyarsız kalmak mümkün olmaz ve kısa sürede banka hesabında 8 bin YTL toplanır.

Hikayenin sonunu merak edenler için fazla uzatmayalım.

Bu haftasonu gazetelere göz attığımızda öğrendik ki, hikaye peşinde koşan gazetecilere kendi “acıklı hikayesini”, bol gözyaşı ve çarpıcı “görsel malzeme” ile aktarmayı beceren anne, oğlu için toplanan 8 bin YTL ile sırra kadem basmış.

SONUÇ

Medya iyi bir hikaye yakalamıştı. Anne Gülçin Erdem, medyanın istediği hikayeyi “fazlasıyla” verirken, hem yardım yapanları hem de medyayı kandırmıştı… Medyaya ise nasıl kullanıldığının haberini yapmak düşmüştü…

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç’in dediği gibi; “dünyada kullanılmaya en açık meslek gazetecilik…”

Yazımızı, bu hafta kaybettiğimiz şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya saygıyla tamamlıyoruz...

Söyle sevda içinde türkümüzü,
Aç bembeyaz bir yelken.
Neden herkes güzel olmaz,
Yaşamak bu denli güzelken?

İnsan dallarla, bulutlarla bir,
Aynı maviliklerden gelmiştir.
İnsan nasıl ölebilir?
Yaşamak bu kadar güzelken?