• Sen Amerika’sın, bu kadar “saf” olamazsın
  • Yeni Şafak yazarından çarpıcı “sopa” yorumu
  • Beyaz Saray için beyzbol sopası, Türkler için bildiğin sopa
  • Giresun Valisi’nden medyaya “tuhaf” teklif


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı
 


Medyaya bir açıklama yapıp, fotoğraf verirken “kültürel algı”yı gözetmenin ne derece önemli olduğunu bu hafta bir “sopalı” fotoğrafla öğrendik.

Amerikan Başkanı Barack Obama’nın, Başbakan Tayyip Erdoğan’la “Suriye konusunu görüşürken” elinde tuttuğu beyzbol sopası bir “gösterge ilim” tartışmasına dönüştü.

Başkan’ın Oval Ofis’te, Başbakan Erdoğan’la Suriye meselesini görüşürken, “sol elinde telefon, sağ elinde sımsıkı tuttuğu beyzbol sopası ve gayet ciddi yüz ifadeli” verdiği poz Beyaz Saray tarafından “her nedense” basına servis edildi.

Beyaz Saray’ın “haftanın”, hatta “ayın fotoğrafı” olarak adlandırılabilecek bu görüntüyü kendi eliyle servis etmesinin arkasında ne aramamız gerektiğini ise sonraki günlerde gördük.

Hem Türk hem Amerikan medyası fotoğrafa bakıp bakıp kehanetlerde bulundu.


 
Her iki ülkenin medyasının da bu sıra dışı görüntüden yorum çıkarması son derece doğaldı.

Türk medyası, doğal olarak “Başkan bize aba altından sopa mı gösteriyor? Amerika, Tayyip Erdoğan’a dolaylı bir mesaj yolluyor da biz mi anlamıyoruz?” türünden onlarca yorumda bulundu.

Ancak en ilginç yorum, iktidara yakınlığı ile tanınan Yeni Şafak gazetesinden Akif Emre’den geldi.

Emre, fotoğrafının yayınlanmasının sıra dışı bir durum olduğunun özellikle altını çizdi:

“Fotoğrafın semiyolojik çözümlemesine geçmeden önce mesaj içeren göstergelere bakalım. Obama resmi ofisinde (Oval Office) masasında, resmi görünümüyle oturmaktadır. Sol elinde telefonun ahizesini tutmaktadır. Fotoğrafın özellikle karşı cepheden değil sağ yanından çekilmesi dikkat çekici. Zira özellikle gösterilmesi istenen, sağ elinde kalın bir sopa tuttuğudur. Beyaz kalın bir beyzbol sopasının resmi ofiste, çalışma masasında uluslararası bir krizi başka bir liderle konuşurken kareye girmesine özel çaba gösterilmesinin anlamı ne olabilir?

Yeşil bir sahada, spor yaparken, spor kıyafetleri içinde gelen acil bir telefon görüşmesi olsaydı Amerikan tarzı, rahatlığı denilebilirdi. Oysa bu kare çok resmi, hatta soğuk denilecek kadar resmi bir görüşmeyi yansıtıyor.

Belli ki Amerikan kabalığına uygun bir mesaj verilmek istenmiş. Avrupalıların, hele Anglosaksonların İngiliz geleneğine özgü inceltilmiş diplomasi diliyle kıyaslandığında çok kibirli ve ama aynı zamanda kaba bir mesaj... Elinde sopa tutan Obama kime ne demek istemiş olabilir?

Bu sopanın muhtemelen tek muhatabı, ama iki farklı mesajı var. İlki doğrudan Başbakan Erdoğan'ın siyasi konumuyla ilgili olabilir. Küresel güçlerle uyum içinde on yıllık iktidarına rağmen Başbakan'ın kişisel özellikleri, siyaset tarzı, temsil ettiği kitle göz önüne alındığında fazlasıyla güçlü görüntü vermesinin belli çevrelerde sıkıntı doğurduğu muhakkak. Son aylarda iç politikada harekete geçen çevrelerin AKP çizgisinden çok liderinin gücüyle sorunlu olduğu göz önüne alındığında, 'kontrol edilemez ve irrasyonel bir güç' karşısında sopa göstermek istemiş olabilir.

Bir başka mesajı da, Türkiye'nin bölgesel iddialarına yönelik bir tehdit olarak 'masa altından sopa' gösterisi olarak pekala okuyabiliriz. Zira konuşmanın konusu Suriye ve çözüm konusunda muhatap iki ülke... Obama sopa göstererek 'bölgede Türkiye'nin önünü açtıksa da son kararı ben veririm' demek isteyen bir beden dili kullanıyor. Ortadoğu'da nihai dizaynı yapma gücü ve yetkisinin kimde olduğunu ihtar etmek isteyen bir mesaj... Kısaca Ortadoğu'ya kimin nizam vereceği konusunda Türkiye'ye bir ayar çekme uyarısı olarak okumak çok aşırı bir yorum olmasa gerek.”

Amerikan medyası tarafı da benzer düşünüyordu ama muhatabı farklıydı. Ona göre, “aba altından sopa” Suriye’ye, yani Esad yönetimine gösterilmişti.

1900’lü yılların başında görev yapan Teddy Roosevelt adlı 26. Amerikan Başkanı’nın “Yumuşak bir şekilde konuş, büyük sopa taşı” tabiri de Amerikan medyası tarafından  hatırlatıldı.

Amerikan medyasında en dikkat çeken yorumlardan biri de gazetecil Aharon Meytahl’dan geldi:

“Ergen çocuk silahıyla bir başkomutan”


SONUÇ

Amerikan ve Türk medyasında bu yorumların çıkması üzerine Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcü Yardımcısı Caitlin Hayden özellikle Türk hükümetini rahatlatmak amaçlı bir açıklama yapmak zorunda kaldı:

"Bu fotoğrafı sadece bir amaçla yayınladık ki o da Başkan Obama'nın Başbakan Erdoğan ile devam eden yakın ilişkisini vurgulamak ve onların Suriye'de kötüye giden durum hakkındaki önemli görüşmelerine dikkati çekmek. Başkan, ABD'nin Türkiye ile işbirliği yaptığı bir dizi önemli konuda, Başbakan Erdoğan ile yakın ortaklık ve arkadaşlığına değer veriyor."

Hayden, Türk medyasını fotoğrafa bakıp spekülasyon yapmakla itham etti ama Beyaz Saray’ın bu açıklaması ne Türk ne de Amerikan medyasını inandıracak nitelikteydi.

Açıklamayı okuyan herkes, “Sen Amerika’sın, bu kadar saf olamazsın” deyip gülümsedi.

Amerika’nın “aba altından sopa gösterdiği” konusunda neredeyse tüm medya hemfikirdi.

Bu hafta, “Aba altından sopa” sözünün yanısıra, “Kol kırılır, yen içinde kalır” sözü de “in”ler arasında yer aldı.

Giresun Valisi Dursun Ali Şahin, bir imza töreni öncesinde Giresun’da görev yapan ulusal basın mensuplarını önce eleştirdi, sonra da tuhaf bir teklifte bulundu;

“Giresun’u kötüleyen şeyleri yazmayın. Giresun’un aleyhine olan şeyleri ulusal basına taşımayın. Bu içimizde kalır. Kol kırılır, yen içinde kalır. ’Cenazeyi derme çatma teleferikle karşıya geçirdiler’ diye haber yaptınız. İyi mi oldu? Belki sen oradan 3-4 puan ya da 400-500 lira aldın. Ben vereyim sana o parayı, yazmasan. Giresun’u Türkiye’ye olumsuz yansıtmasan..."

Vali Şahin’in “Parasını vereyim kötü bir şey yazma” sözünü söylerken medya kayıttaydı ama Vali Bey bundan habersizdi. Valilik görevlisi, kulağına eğilip “Efendim, canlı yayındayız” diye uyarınca Vali Şahin, “Tüh gene yakalandık. Bizimkilerin aklı başına sonra geliyor, daha önce uyarsaydınız ya” diye işi şakaya vurup  yırtmaya çalıştı.

Ancak, ertesi gün bütün gazetelerin manşetlerinde ve ana haber bültenlerinin de baş sırasındaydı. Tabii sosyal medyanın da.

Giresun Valisi, bağlı olduğu İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin gibi baltayı taşa vurmaktan hiç çekinmiyor.