• “Siirt Valisi,  Obama’yı seviyor” haberimiz oldu
  • Bir twit’in manşetlere taşınmasının iki yöntemi
  • İki bakandan yılbaşı hediyesinde “yaratıcı” ve “yaralayıcı” fikirler



RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Lafın ve eylemin dönüp dolaşıp nereye gideceğini, “medyanın onu ne şekilde haberleştireceğini” bilemeyince, oluyor sana bir medya kazası, hem de en kallavisinden.

Bu haftaki kallavi medya kazalarının ilki Siirt’ten.

Siirt Valisi Ahmet Aydın, Barack Obama’ya duyduğu hayranlığını sosyal medya üzerinden, kırık dökük İngilizcesi ile öyle bir cıvıldadı ki sormayın.

Kendi twitter hesabından, Obama adına açılan twetter hesabına bir hayranlık mesajı göndermeyi borç bilen Vali Bey’in bu hamlesi medyada ilginç yansımalar yarattı.

Akıllara da yıllar önce Kanuni Sultan Süleyman Sergisi’ni açmak için İngiltere’ye giden dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ı düşürdü.


Semra Özal, Kanuni’yi tarif ederken “law maker” (Kanun Koyucu) yerine “love maker” (aşk yapıcı) demişti. Günlerce Semra Özal’ın İngilizcesiyle dalga geçilmiş, sonrasında Başbakanlık koltuğuna oturan Tansu Çiller’in İngilizcesi de yere göğe konulamamıştı.
 
Gerçi yıllar sonra Semra Özal’ın haklı olduğu Muhteşem Yüzyıl diziyle ortaya çıktı. Kanuni’yi kanun yapmaktan çok “aşk” yaparken gördük.

Siirt Valisi Ahmet Aydın’ın Obama’ya yazdığı İngilizce mesaj şöyleydi;

"@BarackObama I’m from Turkey. I’m governor in Siirt. I like you. Your Life and President is very successful. I hope, I Will be like you."

Türçesini de yazalım;

"Ben Türkiye’denim. Siirt’te Valiyim. Sizi seviyorum, hayatınız ve başkanlığınız çok başarılı. Sizin gibi olmayı umut ediyorum."

Ahmet Aydın, “samimiyetle” Obama’yı takdir ettiğini belirtmek istiyor ama İngilizce “like” kelimesinin “hoşlanma, beğenme” anlamına geldiğinin pek farkında olmadığından, medya da valiyi diline doluyordu.
 
Önümüzdeki günlerde Obama’dan gelebilecek “aynı sıcaklıktaki” cevabın ise Vali Bey’i manşetlere taşıması garanti.

Twitter üzerinden medyanın gözüne bakmanızı garanti edecek ikinci yöntem ise “hakaret”.

Bir AKP üyesi olan Melik Birgin’in CHP’nin engelli milletvekili Şafak Pavey için attığı twit, herkesin midesini bulandırdı.

Gençken geçirdiği bir tren kazasında bacağını ve kolunu kaybeden Şafak Pavey’e tepki duyan AKP üyesi Melik Birgin, “Allah bir bacağını almış, hala küfürden uyanmazsın, nedir bu inatçılık!” diye twit gönderdi.

Bu twit, medyada öylesine hızlı yankı buldu ki, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, duyulan rahatsızlığı bizzat dile getirip özür diledi;

“Bu kişinin partimizin hiçbir kurulunda bir görevi ve üyeliği mevcut değildir. Sadece sıradan bir parti üyesidir. İlgili arkadaşlarımızla görüştük, üyelikten de ihraç edilecektir. Kişinin konumu ne olursa olsun, yapılan şey, densizce ve terbiyesizcedir. Adı geçen şahıs, umarım ki Sayın Pavey'den bizzat özür diler. Ancak kişi, bir AK Parti üyesi olduğu için ben Sayın Pavey'den özür diliyorum.”

Jet hızıyla partiden ihraç edilen Melik Birgin, twitter hesabını da aynı hızla kapattı ama bu hesabın ona uzun yıllar retweet olarak döneceği garanti.

Bu haftanın sonuncu medya kazası, yaklaşan yeni yılla birlikte gündemimize gelen “hediye” konusundaki “yaratıcılık”tan.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın milletvekillerine yeni yıl hediyesi “adımölçer”, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun ise “köknar fidanı” idi.

Ancak, iki bakanın bu yaratıcı hediyeleri, hediyeleri alan Silivri’deki tutuklu sekiz milletvekili tarafından manidar karşılandı.

Bakan Eroğlu’nun “Daha güzel bir Türkiye için hep birlikte çalışacağız. Yeni Yılınızı gönülden tebrik ederim" demesi ise herkesi acı acı güldürdü.

Hediyeleri bakanlara iade ettiklerini açıklayan Mustafa Balbay’ın eşi Gülşah Balbay, şaşkınlığını şöyle dile getirdi;

“Bir avuç toprak sokulamayan Silivri'de eşim iki fidanı ne yapacak? Bana mı gönderildi, bahçeme dikeyim; fidanlar büyürken yılların nasıl geçtiğini, mevsimlerin nasıl geçtiğini, göreyim, diye?

Eşim, 8.5 metrekarelik hücrede yaşıyor. Voltalarını saysın, diye mi adım ölçer gönderiliyor? Bizimle dalga mı geçiyorlar?”



SONUÇ

“Meclis” ve “hediye” deyince, yılın bu son ayında yaşanan bir tartışmayı da hatırlatalım.

Meclis Etik Komisyonu’nun Meclis Başkanı Cemil Çicek’e sunacağı “Siyasi Etik Yasa Taslağı”nda milletvekillerinin alacağı hediye sınırı 12 bin liraya çıkarıldı.

Bir önceki sınır, 10 asgari ücret, yani 7.398 lira idi.
 
Vekillerin 12 bin liraya ulaşan “yasal hediye” yolunun açılmasına tepki de büyük oldu.

Çok kısa bir süre önce Etik Kurul Başkanlığı’nı bırakan Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, “milletvekillerinin hediye almaya ihtiyaç duymasının ayrıca sorgulanması gerektiğinin” altını çizen çarpıcı bir açıklama yaptı;

“Bu hediye faktörüyle baskı gruplarının etkisi altında daha fazla kalabilirler. Çünkü vergi affı gibi af niteliğinde kararlar veriyorlar, ekonomik düzenlemeler yapıyorlar. Hukukçu değilim ama yasayla böyle bir kanal açılırsa, yasayla öngörülmüş rüşvet olur. Hiçbir batı ülkesinde böyle bir uygulama yok, haklılığını meşruluk temeline oturtamayız. Etiğe de uygun olmaz. Benim de kamuoyunun da vicdanı sızlar.”

12 bin liralık “hediye” sınırı çok tepki alınca, Etik Kurulu geri adım atarak, “milletvekili maaşının onda biri” ile yani 1.200 lira ila sınırladıklarını açıklamak zorunda kaldı.