Bu, bir krizin bir haftalık öyküsüdür. Ya da ‘Kendim ettim, kendim buldum’ öyküsü olarak da okuyabilirsiniz.


Azime ACAR

Öykünün kahramanı, kendi egzoz gazından fena halde zehirlenen bir otomotiv devi.

11 milyon araca yerleştirdiği bir yazılımla, karbon emisyon oranlarında hile yaptığını itiraf eden Alman Volkswagen’in gazı, kendisiyle birlikte sektörü de krize boğdu.



Daniel Carder


‘AFERİN ÇOCUKLAR’

18 Eylül Cuma günü Volkswagen haberi patladığında, Batı Virginia Üniversitesi mühendisi Daniel Carder, “Good job, you guys” tezahüratıyla kocaman bir “Aferin” aldı. Gri saçlı, 45 yaşındaki bu mühendis, beş kişilik küçük araştırma ekibiyle, dünyanın en güçlü şirketlerinden birini aşağı çekivermişti.

Gerçi, kopan fırtınanın büyüklüğü karşısında o da şaşkındı. Çünkü, Alman otomobil sektörünün itibarlı ve güçlü firması Volkswagen’ın test sonuçlarını 2014 yazında kamuya açık bir platformda paylaşmışlardı.

Anlaşılan, kriz göstere göstere gelmişti. Nasıl mı?


ADIM ADIM YAKLAŞTI

Uluslararası Temiz Hava Sahası ve Taşımacılık Komisyonu, Batı Virginia Üniversitesi’nden rutin bir çalışma istemiş.

Araştırma ekibi, çalışmalara başladıktan sonra çıkan sonuç karşısında afallamış.  Öyle böyle değil, ‘dizel araçların belirtilenden 40 kat fazla salınım yaptığı’ sonucu çıkmış.

Ekip, 2014 yazında Volkswagen ile bu sonucu paylaşmış, şirket, ‘çeşitli teknik meseleler ve beklenmedik kullanım koşullarından kaynaklanabileceğini’ belirtip sıyrılmaya çalışmış. Ancak, testler sürdürüldükçe, ‘yüksek emisyon değerleri’nin kullanıcı hatası olmadığı da ortaya çıkmış. Şirketten ‘neden’ sorusuna tatmin edici bir açıklama yapması istenmiş.

Beklenen itiraf, 3 Eylül’de yapılan bir toplantıda gelmiş. Şirket yöneticileri, ‘defeat device’ yani hileli yazılım kullanıldıklarını itiraf etmiş. Bu itirafın da yer aldığı çalışma raporu, ABD Çalışma Bakanlığı’na iletilmiş.

18 Eylül Cuma günü EPA (ABD Çevre Koruma Ajansı) Volkswagen’i ‘Temiz Hava Yasası’ihlal etmekle suçlayarak, 500 bin aracı geri çağırmasını istemiş. Ayrıca, ‘tatmin edici bir açıklama getirene kadar’ hiçbir dizel aracına sertifika verilmeyeceğini açıklamış.

Sonrası malum…. Amerika’dan başlayıp Avrupa’yı sallayan, Volkswagen Grubu’na ait diğer markalara, BMW ve egzoz gazı tedarikçisi bir başka Alman şirketi Bosch’a uzanan otomotiv sektörünün en büyük krizi.


İstifa eden CEO Martin Winterkorn


CEO İSTİFA…YETMEZ AMA EVET!

Olup bitenler üzerine, Volkswagen Grubu CEO’su Martin Winterkorn Pazar günü suçlamaları kabul etti.

Kariyerine 1977 yılında Audi’de çırak olarak başlayan 62 yaşındaki CEO, ‘yaşananlardan derin üzüntü duyduğunu’ söyledi.

Ertesi gün, Volkswagen’ın Amerika operasyonlarının başındaki isim Michael Horn, “Dürüst davranmadık. İşleri yüzümüze gözümüze bulaştırdık” sözleriyle özür kervanına katıldı.

Kriz derinleşip Alman medyası CEO’nun istifa edeceğini, hatta yerine düşünülen isimleri yazmaya başlayınca, CEO web sitesinden videolu bir açıklama yaptı. 22 Eylül Salı günkü açıklamada, ‘şu anda tüm sorulara cevabı olmadığını, olayın arka planını netleştirmeye çalıştıkları’ mesajını verdi ve bir kez daha şu sözlerle özür diledi: “Tüm müşterilerimizden, resmi dairelerden ve kamuoyundan hatalı davranışımızdan dolayı özür diliyorum.”

Bu açıklamadan bir gün, krizin patlamasından beş gün sonra, 23 Eylül Çarşamba günü CEO’nun istifa haberi geldi. Kamuoyuna açık bir mektup yayınlayan CEO, tüm sorumluluğu üstlendi; ancak yapılan yanlıştan önceden haberi olmadığını ekledi. Winterkorn, giderayak Volkswagen’in kendi içinde ‘temizlik sürecinin devam ettirmesi’ gerektiğini vurgularken, üst yönetimden ve Ar-Ge ekiplerinden işten çıkarma haberleri gelmeye başladı.

Eh, böylesi bir yazılım hilesini bilen, onaylayan, uygulayan birileri olmalıydı.



SORUN ALMANYA'NIN MI?

Emisyon skandalıyle birlikte, medya şöyle bir dönüp geçmişe göz attı ve 2013’te Almanya’nın karşı çıkmasıyla 2024’e ertelenen ‘Avrupa Birliği yeni emisyon kuralları görüşmeleri’ni hatırlattı.

Alman hükümeti işi komisyona havale ederken, Yeşiller Partisi hükümetin bu hileden haberdar olduğunu, ama önlemek için bir şey yapmadığını ileri sürdü.

Ulaştırma Bakanı Alexander Dobrindt medyanın karşısına geçtiğinde ‘ne kadar aracın etkilendiğini’ henüz bilemediklerini söyledi. İsveç Çevre ve İklim Bakanı Asa Romson ise aynı tip motora sahip Audi, Skoda, Seat marka araçlardan İsveç’te tamı tamına kaç tane bulunduğu açıkladı. Bakanın, 61 bin 686 aracın İsveç’te olduğu bilgisini paylaşması üzerine mikrofon uzatılan İsveç Volkswagen Sözcüsü Marcus Thomas, “Almanya Yönetim Kurulu’nun yaptığı açıklamadan başka diyecek hiç bir sözüm yok” demekle yetindi.

Uzmanlar, skandalın Almanya ekonomisine etkisinin, ‘Yunanistan’daki mali krizden daha fazla olacağı’ yönünde görüş bildiriyor. Alman hükümetinin, krizin BMW ve Daimler’e sıçrayarak, onları da
etkilemesinden endişe ettiği
yorumları yapılıyor.

Nitekim, BMW’nin bir modelindeki emisyon rakamlarının Avrupa Birliği standartlarından 11 kat daha fazla olduğu haberlerinin yayılmasıyla hisse değeri hızla yüzde 10 düştü. BMW, suçlamaları reddederek, “Her bir ülkedeki yasal zorunluluklara ve emisyon testi kurallarına uyuyoruz” açıklamasını yaptı.


SIRADA ZORLU BİR YOLCULUK VAR

270 bin çalışanıyla Almanya’nın en büyük işverenlerinden Volkswagen’i şimdi zorlu bir yolculuk bekliyor.

Volkswagen’in bu yolculuktaki yükü hayli ağır.

Kaybedilen güven geri kazanılacak, müşterilerin zararı karşılanacak, davalarla başa çıkılacak. Bir haftada şirket hisseleri üçte bir oranında değer kaybetmiş durumda. Dünyadaki 11 milyon dizel aracı geri çağırmak zorunda kalabilir, yöneticileri yargılanabilir.



YALANA SON!

Bir yandan da protestolar söz konusu. Greenpeace üyeleri, Cuma günü şirketin genel merkezi önünde ‘No more lies!’ (Yalana son) pankartı açtı.

Tüm bunlara, dünyanın dört bir yanından gelecek emisyon davalarını eklemek lazım. Sadece EPA’dan gelen ceza talebi, araç başına 37 bin 500 dolardan, toplam 18 milyar dolar.

Gerçi davalar için BP’nin savunmasını yapan avukatlarla anlaşma yapıldı bile. Hatırlatalım, 20 Nisan 2010’da Meksika Körfezi’ndeki BP tesisindeki petrol sızıntısında 11 işçi ölmüş, 17 işçi yaralanmış ve
korkunç bir çevre kirliliği yaşanmıştı. BP, tüm taraflarla anlaşıp 7.8 milyar dolar ödeyerek, dosyayı kapatmıştı. İşte o avukatlarla anlaştılar.

Şirket, hasar onarımına istifa eden CEO’nun koltuğunu doldurarak başladı. Cuma akşamı, Porsche’nin CEO’su Matthias Müller, grup CEO’luğuna getirildi. Müller, ilk açıklamasında önceliğinin 'kaybedilen güveni kazanmak’ olduğunu vurguladı.



YA TÜRKİYE?

Son olarak, ‘Türkiye’de durum nedir’ diye merak ediyorsanız, işte onun cevabını bilmiyoruz. Bildiğimiz şu:

Volkswagen araçların dağıtımını yapan Doğuş Grubu’ndan henüz ses seda yok.

Bir de şu: Bu yılın ilk sekiz ayında trafiğe çıkan her beş otomobilden bir tanesi bu grubun aracı.